
anca yaşayabildim hayatı
anca geldi ayağını bastığın toprağın kokusu
kınalar yaktım ellerime
gelişini kutlardık güya
annen ağlayarak geldi kapıma
hani dedi hani…
senden ne kaldı evladımın yanına?
alamadım seni ellerinden
o loş sokakların taşlarını sen dizdin
kaç insan tanıdın evladı onu bekleyen
biz de bekledik seni
sonra ve hep annen geldi kapıma
ne zaman bir şey ikram etsem
aşermesi geldi aklıma
seni alamadım ellerinden
gece üç
annen senin sancınla uyanık
şimdi baban da sancını çekiyor artık.
eğer bir ahın kaldıysa üzerimde
dinletiyorum seni ona:
elleri arkadan bağlı bir adam
başı eğik, üstü çıplak
dili bükülmüş, ayakları çatlak
dil ve ayak.
yargı ve yürütme.
anlatayım
o artık ütülü bir gömlek giyemeyecek
bir şiirde öğrendim topuk denilince dövüşüldüğünü
anladım ne önemliymiş dil ve ayak.
o artık kimseyi yargılayamayacak.
ama her daim son söz onun
ona gelene kadar kimler konuşacak.
kavuşana kadar uykularım ürkek
bekliyorum bir gün gelecek.
hiçbir son kavuşma değildir
bir tek o gelince başlayacak devrim
anlatayım
o adam benim sevgilim
şair demeseydi ben söylerdim
sevgilim.. hayat..