Ramazan gelir ve bizi otuz gün boyunca yoğun bir eğitime alır. Oruç tutan, sabreden, Kur’an okuyan, namazlarını özenle kılan, teravihlere devam eden, gece namaz kılma gayreti gösteren, tesbihatlarla imanını tazeleyen, hamdedip şükreden, ihtiyaç sahiplerini gözetip gücünün yettiğine maddi manevi yardım eden, yetmediğine aracılık eden, yemeğini paylaşan, daha müşfik, merhametli davranan, bilmediğini öğrenen, öğrendiğiyle amel etme gayreti içinde olan, son on günde ise bu güzel hasletleri, ibadetleri artıran kul, bir ayın sonunda artık başladığı noktada değildir. İki gününün denk olmasını kendisi için zül sayan kul, Ramazan’ın gidişiyle onda kazandıklarını damla damla da olsa artırmak, kendini bir adım ileriye taşımak durumundadır. Bu güzel hasletleri devam ettirip bir sonraki Ramazan’a kavuştuğunda ise bir önceki seneden bambaşka yerdedir artık. Ramazan aslında bizim sadece bir ayımızı değil, on yıllarımızı doğrultmakta, tabiri caizse adam etmektedir.
Hakkıyla ihya edebilmek duasıyla…