
kırmızı dudaklarına baktım
yaşı küçüktü hatırladığım
şimdi devlette çalışan memur bir kadın.
annesini de tanırım,sağcıydı.
ben hep sol tarafa bakmışım,
zira şehir yanardı her bir taraftan
ben göremezdim çırpınanları
etraf hep ses
çığlık atanlar arasında annesi de vardı
hatırlarım.
şimdi de yanıyor etraf
sebebi:
kırmızı dudaklı kadın.
neler olduğunu soran adam
tek başına kalınca işlediği günahları hatırladı
bu bir bilek savaşı.
ve adam utandı.
ama yenilmezdi o hiçbir savaşta
güçlü oluşunu kullandı.
şimdi bileğe yüklenme zamanı
“benim yüzüm kızardıysa
sebebi:
kırmızı dudaklı kadın.”
kalbiyle buğzetmeye alışmış halk
söz hakkı iddia ediyor.
çünkü ne duman ne ses ne kırmızılık
izin vermiyor onların konuşmasına
şimdi dillerindeki müdahale satırlar arasında.
ağır bir küflenmenin altından kalkıyor onlar da
birbirine girmiş sözler arasından sesleniyorlar
“dünya bozulduysa
sebebi:
o adam ve kırmızı dudaklı kadın.”
-Şair sözü itham etmeyenlere bırakır.-