Solan sesin değil, bahçemde yetişen monna rosa
Ebediyetin yoluna dökülen yaprakların sana ait
Zincirlerinden kurtulan şair, özgürlüğüne kelimeler şahit.
Adının solunda gurbete seçilmişliğin mührü asılı
İzini sürdüğün yolun kandillerini taşıyacak,
Konstantiniyye duvarında gördüğün güneşin rengi
Ardından zaferlere koşan neslin dirilen gölgesi
Remzettiğin kelime kalplerden mezar taşına işlenmiş
Adın geçince gençler seni anıyor, dillerinde “diriliş”
Kelimeler ayaklanıyor, gidişine mısralanıyorlar. Seni
Okuyan kalplere su serpiliyor bir ikindi vakti
Çiçeklendi bahçen ey şair! İşte bu, şiir gibi bir gidiş.
Ahmet Sezai Karakoç’a…