Âkif’in Bir Güzel Dostu: Abdürreşid İbrahim
Yazar: Bahar Eşrefoğlu
(1857/Tara – 1944/Tokyo)
Bugünün tarihine arkadaşının ismini düş, sana kim olduğunu söylesin…
Bir insan, hayal eder ve ne kadar denerse, o hayalini gerçekleştiremese dahi o yolda hayatını harcadığında hayalini gerçekleştirmiş gibi olur derler.
Abdürreşid İbrahim, yolu Sibirya’dan Tokyo’ya kilometre taşlarıyla döşenmiş bir isim. Bu arada Konya’nın önemli misafirlerinden biri olduğunu da hatırlamak lazım. Sarıkamış’a koşmuş (DİA, yıl 1915), Teşkilat-ı Mahsusa’da görevli olarak Almanya’ya gitmiş bir dava adamı. Bir seyyah. Gezdiği gördüğü yerleri yazmış ve insanlarını anlatmış olduğu bir seyahatname kitabı var. İsmini hiç duymamış olanlar için onu, arkadaşından bahisle tanıtmak istedim. “Âkif’in dostu” deyince, eminim kim olduğunu bilmeseniz dahi biraz daha tanıdık şimdi.
Abdürreşid İbrahim, Kırım Tatarlarından ve aynı zamanda yaşadığı dönemde onların ve Rusya’daki Müslümanların bütün dünyada sözcüsü ve temsilcisi konumundaydı. Hayat hikâyesi ayrıca önemi haiz olsa da bakabildiğimiz yerden en önemli icraatı olarak gördüğümüz şey, Japonya ve İslamiyet noktasında olacaktır. “Japonya’ya İslamiyet’i götüren adam” demek çok büyük laf olacaktır ama Japonya’da İslamiyet’in resmen bir din olarak tanınması (DİA, yıl 1939) kendisinin çabaları sayesindedir.
Asya seyahatleri sırasında yolu Japonya taraflarına düştüğünde, Abdürreşid İbrahim Japonları çok sever ve bu milletin ahlakını birçok noktada takdir ederek adeta bir “Ah, bi’de Müslüman olsalar…” demiş olacak ki, Japonlara İslamiyet’i tanıtım noktasında kollarını sıvar. Japonca öğrenmek ve yabancı bir kültürün içine girmek kolay değildir ama o bunu başarır. Onlarca Japon’un Müslüman olmasına vesile olur. II. Abdülhamid’e bildirdikleri sayesinde Türk-Japon ilişkilerinin gelişmesi noktasında gelişmelere vesile olur. 1934’te ailesiyle birlikte Japonya’ya yerleşmesinden ölümüne kadar, burada İslamiyet’in yayılması için gayretle çalışmaya devam eder. Tokyo Camii’nin temelleri atılır ve o burada bugüne kadar süregelen bir başlangıca vesile olur.
Osmanlının yıkılış devrinde, savaşlar devam ederken, karamsarlık, ümitsizlik, hoşnutsuzluk ve söylentiler her yeri sarmışken nasıl olur da bu adamlar yola revan olabiliyor derseniz, işte Âkif’in cevabı:
“Allah’a güven
Sa’ye sarıl, hikmete ram ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”
Tokyo’ya bir gün yolunuz düşerse kim bilir Türk Camisi olarak da bilinen bu camide bir başka huzur bulursunuz. Abdürreşid İbrahim’in bir akrabasıyla karşılaştınız belki de. Belki hemen şimdi bir Fatiha okudunuz bile ruhuna. Yahut yüreğiniz çoktan yola düştü bile…
Tarih böyledir işte. Seni bilmediğin bir başka hikâyeyle yakalayıverir ve sorar: Sen kendi tarihine ne düşeceksin? Bir de, sen miras sadece kan bağıyla mı geçer sandın? Sahi kimsin, kim olacaksın?
Sahi kim senin arkadaşların? Hayalin ne? Hangi toprağı öpecek başın? Yoluna başını koyabileceğin bir hayalin peşinden yürüyor musun? Eğer yolun güzel insanlarla kesişmiyorsa, ya yolda ya da senin tarih çizginde değişmesi gereken bir şeyler var demektir. Hemen tarih düş ve istikamet tayin et: Yeniden Bismillâh! Haydi yola…
Not: Mehmed Âkif’in Süleymaniye Kürsüsü’nde konuşturduğu vaiz Abdürreşid İbrahim’dir. Sırat-ı Müstakîm gazetesinde de Japonya Mektupları başlığı altında yazıları yayınlanmıştır.
Kaynakça
Arabacı, Caner (2014) “Abdürreşit İbrahim’in Türkiye Vatandaşlığı Serüveni ve Konya Hayatı”, Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar Eki, Cilt 14, S.19, Konya, s.290-304.
Uzun, Mustafa (1988) “Abdürreşit İbrahim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), Cilt 1, İstanbul, s.295-297.
Tavsiye Kitap
Abdürreşit İbrahim, Âlem-i İslam: Yazar, kitabında Türkistan, Sibirya, Mançurya, Japonya, Kore, Çin, Singapur, Hindistan, Arabistan ve daha birçok yerdeki anıları, gördüklerini anlatır. İşaret Yayınları ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından baskıları yapıldı.
Yorum gönder