Emek ve Tevekkül

Emek ve Tevekkül

Yazar & Fotoğraf: Muhammed Furkan Doğan

Hayatında hedeflerine ulaşmış başarılı kimselerin hikâyelerini dinleriz, okuruz. Bu kimseleri kendimize idol olarak belirler ve hayatlarındaki ufak detayları dahi taklit etmeye başlarız. Bunlar hedeflerimize ulaşmakta daha hırslı, aynı zamanda planlı olmamızı sağlar. Çünkü neredeyse hepsi yokluk içerisindeyken çabalayarak ve belirledikleri bazı ilkelere uyarak bir yere gelmişlerdir. Hepsinin ortak bazı tavsiyeleri vardır: Erken kalkmak, vakti boşa harcamamak, bilgili kimselerden nasihat dinlemek, daima öğrenmek, motive olmak vb. Şüphesiz bu ilkeleri benimseyen kişi hayatında gözle görülür bir değişim yaşayacaktır. Ancak bu, herkes hedefine ulaşacak demek değildir.

Kişisel gelişim yönünden olumlu gelişmeler sağlasa da hedefini bir türlü gerçekleştirememiş kişinin karamsarlığı, tüm bu olumsuzlukların üzerindedir. Az önce saydığım tavsiyeler size bir yerlerden tanıdık geldi değil mi? Şöyle değiştirelim onları; sabahın bereketinden faydalanmak için dükkânı erken açmak, malayani işlerden uzak durmak, bilmiyorsan bir bilene danışmak, ilim Çin’de bile olsa gidip almak vb. Tüm bu öğretiler aslında bizim değerlerimiz içerisinde zaten olan şeylerdi. Ayrıca bunların yanında bir tanesi daha vardı ki o, hayat hikâyelerinin bize verebildiğinin çok daha üzerindeydi. O tevekküldü. İnsan, fıtratı itibariyle emeğinin karşılığını tam olarak almak ister. Ancak bunu elde edemediğinde, içine düşeceği karamsarlık kuyusundan kurtulmak için tevekkülün ipine sımsıkı sarılması gerekir. Bu tevekkül, “Elimden geleni yaptım gerisini takdir-i ilahiye bıraktım.” diyerek olumlu olumsuz her sonuca razı olmasıdır. Böylece daima müspet sonuçlar elde edemeyeceğinin farkında olarak bir işe girişir. Nitekim başarılı olamadığında daha az hüsrana uğrayacaktır.

Yorum gönder