LSD (Liserjik Asit Dietilamid)
Yazar: Ayşe Fırat
LSD, “liserjik asit dietilamid”in kısaltılmış hâlidir. Çavdarmahmuzundaki[1] ergotamin adlı bir maddeden sentezlenen, yarı sentetik, halüsinasyon[2] görmeyi sağlayan bir maddedir. Bağımlılık yapmamakla beraber çok düşük dozlarda bile -mikrogram düzeylerinde (gramın milyonda biri)- etkisini göstermektedir. Etkisi 30-60 dakika içinde başlar ve 8-12 saat sürer ancak negatif etkiler görülen bireylerde etkileri ömür boyu sürebilir. LSD’nin etkilerini azaltmak için klorpromazin adlı madde kullanılır. 1960’lı yıllarda keyif verici madde olarak kullanılınca çoğu ülkede yasaklanmıştır. LSD, yüksek dozda ölüme neden olmaz ancak etkisi altındayken intihar vakaları kayda geçmiştir.
LSD’NİN KEŞFİ
İlk olarak İsviçreli kimyager Albert Hoffman tarafından 1943 yılında sentezlenmiştir. Etkilerini kendi üzerinde gözlemlemek isteyen Albert Hoffman, 250 mcg (eşik değerin5 katı[3]) LSD almıştır. İş yerine giden bilim insanı kendini kötü hissetmiş ve bisikletle eve giderken LSD’nin pozitif etkilerinin başlamasıyla tarihte bilinen ilk LSD yolculuğunu[4] yaşamıştır. Hoffman eve vardığında negatif etkiler başlamış ve hayatının en kötü saatlerini yaşamıştır. Bugün “bisiklet günü” olarak bilinmektedir.
LSD’NİN ETKİLERİ NELER?
Etkileri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Fiziksel etkiler: Göz bebeklerinde büyüme, kalp atışında hızlanma, vücut ısısında artma, terleme, iştah kaybı, uyku, ağız kuruması, kaslarda güçsüzlük… görülmesidir.
Kişi çok mutlu veya tam tersi çok depresif bir ruh hâline bürünebilir. Kullanıcılar yoğun renkler, bozulmuş şekiller, hareket eden eşyalar görürler. Yer ve zaman algısı bozulabilir. Bazıları ağızda metalik bir tat hissederler. İletişimleri kolaylaşır ve uygunsuz olabilir. Dikkatleri çabuk bozulur. Çevreye yabancılaşabilirler. Sesler ve renkler sanrılara dönüşür. Gözleri kapalıyken de görmeye başlarlar. Bunun nedeni beynin görsel işlevlerle alâkasız bölgelerinde LSD etkisi ile görsel merkezlerin ortaya çıkmış olmasıdır.
Normalde beyinde ayrı bulunması gereken ağlar birleşir ve bitişik olması gereken ağlar görsel işlevde olduğu gibi ayrılır. Bunun sonucunda ego çözümlenmesi meydana gelir. Bu durumda normal benlik bozulur ve kişi kendini doğal dünya ile bütünleşmiş hisseder.
Bu etkilerin dışında başka etkiler de görülebilir ve LSD’nin etkilerini tahmin etmek mümkün değildir.
LSD’NİN KULLANIM ALANLARI NELER?
1960’lı yıllarda CIA uzmanlarının istihbarat amacıyla bu maddeyi kullandıkları söylenmiştir. Uzun bir süre Delysid adı altında psikolojik tedavilerde kullanılmıştır. Aynı zamanda 60’lı yıllarda hippi kültürünün ana uyuşturucu maddesi olarak kullanılmıştır. Alkol bağımlılığının tedavisinde kullanılmaktadır. Dinî ve ruhani amaçlarla da kullanılmaktadır.
LSD, biyolojik silah olarak kullanılabileceği ve keyif verici madde olarak kullanıldığı gerekçesiyle yasaklanmıştır. 1951 yılında Fransa’da Pont-Saint Esprit köyünde 300 kişinin aynı anda halüsinasyon görmeye başladığı ve 5 kişinin hayatını kaybettiği olayın arka planında CIA’in köydeki insanlar üzerinde LSD ile deney yaptığını gösteren deliller bulunmaktadır.
LSD’nin kendi üzerindeki etkisini çizen ressam: https://gaiadergi.com/9-saat-vakit-gecirerek-lsdnin-kendi-uzerindeki-etkisini-cizdi/
Başka bir ressamla yapılan LSD deneyi: https://www.youtube.com/watch?v=wZ-RlJIaAeM&t=22s
Kısa bir LSD yolculuğu görmek isteyenlere: https://www.youtube.com/watch?v=YnU4ecQoh5A
KAYNAKÇA
http://www.amatem.org/maddeler/lsd/
https://www.aligok.com.tr/lsd-liserjik-asit-dietilamid
[1] Çavdarmahmuzu tahıllarda parazit olarak yaşayan bir mantar türüdür.
[2] Bir duyu organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, kişinin sadece kendisinin duyabildiği, görebildiği, dokunabildiği ve koklayabildiği, gerçek olmayan duyuların algılanmasına veya sanıların alınmasına verilen isimdir.
[3] Normalde alması gereken maksimum dozun 5 kat üzerinde doz alması
[4] LSD’nin etkilerinin görüldüğü zaman aralığında kişinin yaşadığı deneyime LSD yolculuğu denmektedir.
Yorum gönder