Çatalhöyük’te Sahte Çizimler
Yazar: Bahar Eşrefoğlu
James, Ondan Öncekiler ve Sonrakiler
Çatalhöyük, arkeoloji biliminde efsane bir yere sahipti. Dünyada en eski yerleşim yerlerinden biri olma ününü hâlâ koruyor. Onu ilk kez ortaya çıkaran ve kazıları yürüten, James Mellaart isimli bir İngiliz arkeologdu. Tarih-Düşünce için bu konuyu önemli hâle getiren husus, onun ölümünden sonra ortaya çıkan büyük skandalla alakalı. Türkiye’de bu alanda çalışma yapan ve Hitit Kürsüsünde nadide bir yeri olan bir hocam demişti ki, “Gavurlar arkeolojiyi bu topraklarda öğrendi. Arkeoloji ilmi Türkiye’de gelişti.” Hem saygıdeğer hocamın dediklerini doğrulayan hem de İlk Çağ tarihine genel olarak Anadolu insanının neden pek sıcak bakmadığını anlamaya çalışan bir yazıyla karşınızdayız.
Her ikisinin de arkasında sizin de aşina olduğunuz çok sağlam bir temel var. Bu satırların yazarına göre en önemlileri ise; Gertrude Bell*, meşhur arkeologların icraatları, uzak geçmişe dair elimizde çok kaynak olmaması, olsa da yorumlamaya fazlasıyla açık olması nedeniyle evrim teorisi savunucularının özellikle bu alanı tercih etmesi. Ancak bu yazıyı kaleme alma niyetim tamamen farklı. Size “O zaman neden siz yapmıyorsunuz?” sorusunu yöneltmek. Çünkü skandallara ve Melleart’ın ülkeye giriş-çıkışının yasaklanmasına rağmen Çatalhöyük kazısına bugüne kadar Mellaart’ın öğrencisi Ian Hodder devam etti. Elbette ekipte Türkler vardı ama kazıyı maddi açıdan destekleyen Ankara İngiliz Enstitüsü olduğu için liderini tayin etmemize sanırım imkân yoktu. Kazı lideri olarak birkaç ay önce bir Türk arkeolog atandı. Ancak gerek Göbeklitepe’de Almanların liderliği ve finansesinde kazı yapılması, gerekse Çatalhöyük’teki bu durum bir hayli düşündürücü.
Mellaart’ın 1958’de Çatalhöyük keşfi ile dünyanın en eski tarım toplumlarından birisi gün yüzüne çıktı. Yerleşik hayata geçilip tarım yapılmasına ve hayvanların evcilleştirilmesine başlandığının Neolitik Çağʼa ait en eski kanıtlarından biri Çatalhöyük. Ancak Mellaart’ın 2012’deki ölümünden sonra, oğlu ve mirasçısı James Mellaart ve İsviçreli bilim adamı Eberhard Zangger tarafından, Şubat 2018’de Mellaart’ın evi ve çalışmaları incelendi. İncelemelerden sonra Luwi Araştırmaları Vakfı Başkanı Eberhard Zangger; Mellaart’ın Çatalhöyük duvar resimlerini yayınladığı kitabındaki resimlerin tümünün (yaklaşık 70 resim) sahte olduğunu ortaya çıkardı, ayrıca bulduğunu iddia ettiği tarihî metinleri de makale ve eser basabilmek için uydurduğunu gösterdi. Resimler kendi hayal dünyasının ürünüydü. Çivi yazıtları da uydurularak transkript edilmişlerdi (mesela Beyköy Yazıtı). Zangger bunun hakkında bir rapor yayınladı ve Mellaart’ın hiçbir şeyi atmaması nedeniyle onun yıllarca fantastik bir dünyada yaşayarak kendisi dahil birçok bilim adamını kandırdığını, belgelerle kanıtlaması kolay oldu.** Ancak bu noktada kazılarda ortaya çıkan duvar resimlerinin gerçek olduğunu, bazı odaların duvarlarında gerçekten de resimler olduğunu unutmamak lazım.
Ayrıca Çatalhöyük’te çıkan tarihî eserlerin hepsinin elimizde olmadığını iyi biliyoruz. Çünkü James Mellaart’ın Türkiye’ye giriş-çıkışı yasaklanmış, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından kendisine verilen destekler geri çekilmiş. Bunun sebebi ise tarihî eser kaçakçılığına karışmış olması. 1963’te tarihî eser kaçakçılığıyla suçlanmış, “Dorak Hazinesi”ni gördüğünü söylemiş ve objelerin çizimlerini 1958’de İngiltere’de yayınlamıştır. Bu hazine hakkında Türk hükümetine bilgi vermediğinden hakkında inceleme başlatılmış. Yetkililere bu hazineyi, 1952’de İzmir’de A. Papastrari isimli bir kadının evinde gördüğünü söylemiş ama böyle bir kişiye rastlanmamış. Bu nedenle kazı yapması yasaklanmış ve Çatalhöyük kazısı durdurulmuş. Bir yıl sonra, eleman olarak, kazıda kendisine yine yer verilmiş ancak çalışma izni devlet tarafından yine iptal edilmiş. Dolayısıyla Çatalhöyük kazısı 1965-1993 arasında tamamen durmuş, 1993’ten sonra ise Ian Hodder başkanlığında yeniden başlamış.
Bu bilgilerden sonra, İngiltere’de British Museum’u gezerken “hediye” edildiği söylenen eserlerin “hediye” olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. Ama orijinal oldukları ve bu topraklara ait oldukları kesin. Dolayısıyla bu yazıdaki amacımız aşikâr olan bir durum üzerine tespit yapmaktan ibaret: Tarihî gerçeklerin ehil olmayan kişilerce nasıl saptırılabileceğinin ve bunun tarih ilminin güvenilirliğine nasıl kara bir leke olarak düşeceğinin altını çizmek ve en nihayetinde, güvenilir bir araştırmacının elinde nasıl bir araca dönüşebileceği sorusunu sorarak ilgilileri davet etmektir. Elbette Eski Çağ tarihinde neler olduğunu bütün berraklığıyla görmek mümkün değil, bu nedenle Mellaart’ın “hayal gücünü” katmasını doğru bulanlar da var. Ancak ihtimalleri sıralamak başkadır, ihtimalleri bir ün kazanmak veya başka tür amaçlar için kendi emellerine alet etmek başkadır.
Aşağıdaki fotoğraflarımda Boncuklu Höyük evleri canlandırmalarında kemikler dikkatinizi çekecektir. Sebebi; o döneme dair belli bir algıyla hareket edip, tarihin o dönemini öyle “yorum”lamaktan başka bir şey değil. Elbette alanında “uzman” anıldığınızda, isminizin önüne “prof.” gibi bir etiket aldığınızda; güvenilirliği de sağlamış olduğunuzdan, Mellaart gibi şahsiyetlerin “yorumları” tarih kitaplarımızda gerçekler gibi lanse edilecek, zihinlerimize gerçeklermiş gibi iz düşecektir. Tarihin daima ilerlemeci olarak devam etmediğini okuyan bir bakış açısı, şu an bir kısmı Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen eserleri de o gözle okuyabilecek, o dönem insanının sanat ve estetik anlayışına hayran kalacaktır. Çatalhöyük insanının düşünce ve inanç dünyalarına inemesek dahi birçok kalıntı, ahiret inancı taşıdıklarına işaret ediyor. Bu konuyla ilgili, Morgan Freeman’ın sunduğu İnancın Peşinde belgeselinin Çatalhöyük kısmına da bir göz gezdirebilirsiniz.
Bu noktada; Mellaart’ın bilgi sahibi olmasından, alanında iyi olmasından ziyade sonrasında nasıl anıldığı dikkatimizi çekmeli, ekibinde bulunan ve yanında çalışan herkese şüpheyle bakmanıza yol açması da ayrı bir husus.
Ve sonuç olarak; bir yanlış gördüğünüzde düzeltmeye çalışmanızı veya bunu resmî makamlara ihbar etmenizi, güçlü bir şebekeyse de bugün dijital medya yoluyla bir şekilde sesinizi duyurabileceğinizi hatırlatmakta fayda var.
* Bu web sitesinde Newcastle Üniversitesi tarafından UNESCO onaylı Gertrude Bell arşivi hayata geçirildi; hayatı ve seyahatleri, en önemlisi seyahat notlarını bulabileceğiniz bir yer. Bu coğrafyaya dair notları mektuplarından ve günlüklerinden bulabilirsiniz. Ayrıca, “tarihî bir kişilik üzerinden bir internet arşivi nasıl oluşturulabilir”in de harika bir örneği olduğunu söylemek gerek: http://gertrudebell.ncl.ac.uk/
** Raporun Türkçe özetine buradan erişebilirsiniz: https://www.arkeolojikhaber.com/haber-james-mellaart-oncu-ve-sahteci-22910/)
Kaynakça
Eberhard Zangger (2018), “James Mellaart’s Fantasies”, Talanta, Proceedings of the Dutch Archaeological and Historical Society (Eds. J.P. Stronk and M.D. de Weerd), Volume L, ss. 125-182.
Luwian Studies (2019), “Arkeolog James Mellaart’ın Fantezi Dünyası”, Zürih: İsviçre. Buradan erişilebilir: https://luwianstudies.org/app/uploads/2019/08/20190827_MI_Mellaart_TUR.pdf (Erişim Tarihi: 02/12/2020).
Luwian Studies (2018), “James Mellaart’ın ‘sahtekarlığı’ konusunda açıklama”, 29 Ekim, Zürih: İsviçre. Buradan erişilebilir: https://luwianstudies.org/app/uploads/2018/10/LS_MI_20181029-Mellaart_TUR.pdf (Erişim Tarihi: 02/12/2020).
Luwian Studies, “The truth about James Mellaart”. Buradan erişilebilir: https://luwianstudies.org/the-truth-about-james-mellaart/ (Erişim Tarihi: 02/12/2020).
Luwian Studies, “James Mellaart forged documents throughout his life”. Buradan erişilebilir: https://luwianstudies.org/james-mellaart-forged-documents-throughout-life/ (Erişim Tarihi: 02/12/2020).
Owen Jarus (2018), “Famed Archaeologist ‘Discoveredʼ His Own Fakes at 9,000-Year-Old Settlement”, Live Science, 12 Mart. Buradan erişilebilir: https://www.livescience.com/61989-famed-archaeologist-created-fakes.html?utm_source=notification (Erişim Tarihi: 02/12/2020).
Fotoğraflar: Bahar Eşrefoğlu (Ekim 2020) Çatalhöyük, Boncuklu Höyük Gezisi
Çatalhöyük’ün 10 km güneyinde, Hayıroğlu’nda, Boncuklu Höyük keşfedildi. Buranın, Çatalhöyük’ten 1000 yıl önceki bir yerleşim yeri olduğu düşünülüyor. Kazıyı Dougles Baird başkanlığında bir ekip yürütüyor. Boncuklu Höyük evlerinin temsili yapılmış ve eski duvar çizimlerine rastlanmış. Bu temsilî evlerin üzerlerine bırakılan kemikleri yorumlamak da size kalmış.
Yorum gönder