Mağrib’den Dünyaya Doğan Bilim Güneşi: Fâtıma el-Fihrî
Yazar: Serra Doğru
Hayaller kurarız. Gerçekleşmesini büyük bir şevkle istediğimiz hayaller… Bazen bu hayallerimize erişebilmek ve bizler için birer hakikat olabilmeleri adına var gücümüzle gece gündüz durmadan çalışırız. Bazen imkânlarımız kısıtlı olur, bazen imkânımız olur fakat çevremiz bu hayallerin gerçekleşmesinin önüne büyük bir set çeker. Fakat her ne olursa olsun bugün kurduğumuz güzel hayalleri bir gün hakikate çevirebiliriz.
Ben size çok büyük hayaller kurmuş, hayallerini hakikate çevirmiş, üstelik bunu 9. yüzyılda ve o yıllarda çok zor olmasına rağmen bir kadın olarak Afrika’nın Mağrib’inde başarmış bir bilim insanından bahsedeceğim. Dünyanın ilk kadın rektörü unvanına sahip, ayrıca dünyanın ilk üniversitesini kuran nadide, Müslüman bir hanımdan: Fâtıma el- Fihrî’den.
Fâtıma el-Fihrî’yi anlamak için onun öncelikle kısaca hayatını irdelemek lazım. Fâtıma el-Fihrî, Tunus’un Kayravan şehrinde doğmuştur. 800 yılında doğduğu bilinmektedir. Tunus’tan Fas’a yapılan büyük bir göç kervanına ailesi ile katılmış ve Fas’ın Fes şehrine yerleşmiştir. Babası burada çok disiplinli ve sıkı bir çalışmayla başarılı, zengin bir tüccar olmuştur.
Fâtıma el- Fihrî ile kardeşi Meryem, çocukluk ve gençlik yıllarında iyi bir eğitim almışlar ve çeşitli ilim dallarında yetkin insanlar olmuşlardır. Bu ilim dallarının arasında İslam hukuku, hadis, fıkıh ve siyer ilimlerini sayabiliriz. Hayatıyla ilgili çok fazla bilgi bulunmasa da onun hayatının dönüm noktasının eşi, babası ve erkek kardeşinin art arda ölümleri olduğunu söyleyebiliriz. Bu elim hadiselerin ardından babasının bütün serveti kendisine ve kız kardeşine miras olarak kalmıştır. Böyle büyük bir mirasla hayatlarının sonuna kadar refah içinde yaşayabilir, istediği her şeye hemen ulaşabilirlerdi. Ancak onlar, bu mirası “Allah yolunda harcama yapın...” (Bakara, 195. Ayet) düsturunca öncelikle Rablerinin rızasını kazanmak, toplumlarına ve hatta dünyaya büyük bir katkıda bulunmak için miraslarını medrese ve cami yaptırmaya harcadılar.
O yıllarda İspanya’daki pek çok Müslüman, mülteci olarak Fes’e yerleşmişti. Hâliyle Müslüman nüfus artmıştı ve camiler bu nüfusu kaldıramıyordu. Bu durumdan hareketle Meryem, 859 yılında Endülüs Camii’ni inşa ettirdi. Fâtıma el- Fihrî ise 859-860 yıllarında bir cami fikriyle yola çıksa da, sonrasında dünyanın ilk üniversitesi olan El-Karaviyyîn Üniversitesi’ni kurdu. Projenin inşaatında bizzat bulundu ve yönetti. Üniversite, Endülüs Camii ile yan yana inşa edildi, yapımı 18 yıl sürdü. Ayrıca Karaviyyîn Üniversitesi’nin, şu an dünyanın en köklü üniversiteleri arasında sayılan Oxford ve Cambridge Üniversitelerinden yüzyıllar öncesinde kurulduğu da altı çizilmesi gereken bir ayrıntıdır. Fâtıma el-Fihrî, 880 yılında, ardında çok önemli bir miras bırakarak vefat etti. O vefat ettiğinde Karaviyyîn Üniversite ve kütüphanesi henüz birkaç yıldan beri hizmetteydi.
Karaviyyîn Üniversitesi, başlangıçta sadece dinî ilimlere odaklanmıştı ayrıca üniversiteye girişte diğer üniversitelerden farklı olan iki şart vardı: Hafız olmak ve İslami ilimlere hâkimiyet. Şartları sağlayan öğrenciler, 20 kişilik sınıflarda eğitimlerine başlarlardı. Sonrasında üniversite tarih, matematik, coğrafya, tıp, astronomi, müzik gibi alanlara da yöneldi. Alanlar genişledikçe gayrimüslim öğrenciler de kabul edilmeye başlandı ve hafızlık şartı kaldırıldı. Üniversite bünyesinde kurulan kütüphane, dünyanın en eski kütüphanelerinin arasındadır. Kütüphanede 4000’den fazla el yazması eser, 9. yüzyıldan kalma Kur’an ve eski hadis yazmaları da yer alıyor.
El-Karaviyyîn Üniversitesi, Müslümanlar ve dünya insanlığı için kilit bir nokta, kilit bir ilim merkezi olmuştur. Bugün hâlen isimlerinden söz ettiğimiz onlarca bilim insanı, Karaviyyîn Üniversitesinde eğitim almıştır. Bunların arasında; İbn Rüşd, İbn Haldûn, İbn Hazm, İbn Beja, Hassan El- Wazzan, Muhammed El-Cezire, İbn Meymûn ve Papa II. Sylvester’ı sayabiliriz.
9. yüzyıl… Avrupa’nın en karanlık dönemlerini sürdüğü o yüzyılda, Fâtıma el- Fihrî; entelektüel kişiliği, muhteşem vizyonu ve bilgi birikimiyle üstelik bir hanım olarak Fes şehrinden dünyaya bir bilim güneşinin doğmasını sağladı. Bunu yaparken her yaş, her sınıf ve her dinden insanın Karaviyyîn’de eğitim almasını sağlamasıyla da, kucaklayıcı ve evrensel bir bakış açısıyla, iyi yönde değişimin ayak sesi oldu.
Döneminin zor şartlarında alabildiği en kaliteli eğitimi alarak kendini mütemadiyen geliştiren, ayrıca dünyada pek çok teknolojik ve ilmî gelişmenin temelini atan şahsiyetleri yetiştiren bir üniversitenin rektörü. Sabır, çok çalışma ve en nihayetinde tevekkül ile, dut yaprağının atlas kumaşı olduğunun vücut bulmuş hâli. Kendisi, düşe kalka yürüdüğümüz, hayallerimizi hakikat etme yolculuğumuzda bize ışık olacak bir şahsiyet.
Fâtıma el Fihrî’nin şahsiyetinden, yaşamından yaşamımıza pay olarak alacağımız ve tefekkür edeceğimiz çok şey var. O ve onun gibi öncü insanların ışığında, hayallerini hakikat etme yolculuğunda yürüyen herkese kolaylıklar dileğiyle…
Yorum gönder