Şubat Hikâyeleri (18) “Başörtülünün Başörtülüyü Soruşturması”

Şubat Hikâyeleri (18) “Başörtülünün Başörtülüyü Soruşturması”

Yazar: Mustafa Atılgan

L. Hanım, Konya’nın bir ilçesinin küçük bir köyünde sınıf öğretmeni olarak görev yapıyordu. Okulda tek öğretmendi. Bütün sınıfları o okutuyordu. Tek öğretmen olduğu için aynı zamanda müdür vekilliğini de yürütüyordu.

Başörtülüydü. Başörtülü olduğu için soruşturmalara maruz kalıyor, savunmalar veriyordu.

Okula yeni bir stajyer öğretmen daha geldi. Beraber çalışmaya başladılar.

Yeni gelen öğretmen hanım da başörtülüydü. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bu durumu öğrenmekte gecikmedi. Ve L. Hanım’dan, yeni gelen öğretmen hakkında başörtüsünden dolayı soruşturma açmasını istediler.

L. Hanım’ın, kendisiyle ilgili konuda tavrı netti, direniyordu. Ama bu kez müdür vekili olduğundan idareci sıfatı taşıyordu ve yeni öğretmen hakkında soruşturma açmazsa, başörtüsünden dolayı değil görevini ihmal ettiği veya kötüye kullandığı için suçlanacak ve hem idari hem adli soruşturmaya maruz kalacaktı. Müdür vekilliğini istemediğini, kendisini müdür vekilliğinden almalarını söylüyordu, almıyorlardı. İstifa ediyordu, kabul etmiyorlardı.

Bir çıkış yolu arıyordu. Kendisine, yeni öğretmen hakkında soruşturma açmak zorunda kalıyor ise soruşturma açabileceğini, soruşturma açtığında da usulsüzlük yapmasını, onların oyunlarını öyle boşa çıkarabileceğini söyledim. Mesela, savunma süresini kanunda belirtilen yedi günlük sürenin altında verebileceğini, bu soruşturma sonucu ceza verse bile yeni öğretmen hanımın itirazı ile cezayı iptal ettirebileceğini ifade ettim.

Öyle yaptı. Soruşturma açıp savunma süresini beş gün olarak yazıp tebliğ etti.

Bu kez, hakkında soruşturma açılan yeni öğretmen hanım geldi, nasıl bir yol izlemesi gerektiğini sordu.

Şimdilerde dahi hatırladıkça gülümsediğim bir durum yaşıyorduk. Müdür vekili arkadaş soruşturmayı nasıl açması gerektiği, nasıl usulsüzlük yapması gerektiğini; hakkında soruşturma açılan arkadaş nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bizimle istişare ediyordu.

Öğretmen Hanım’a savunma vermemesini söyledim, vermedi. Müdür vekilinin vermiş olduğu cezaya karşı eksik savunma süresi verildiğinden ve savunma hakkı kısıtlandığından bahisle itiraz etti ve ceza iptal edildi. Bu oyunu epey sürdürdük.

Sonrasında İlçe Milli Eğitim, soruşturmayı müdür vekili arkadaştan alıp kendisi yapmaya başladı. Öğretmen Hanım’ın başörtüsünden dolayı adaylığına son verdiler. Ama muhataplarının kararlı duruşları karşısında ne kadar uğraştılarsa da bir başörtülünün bir başörtülüye ceza vermesini sağlayamadılar.

Konya’nın ilçelerinden birisinde, Devlet Hastanesi’nde dinî hassasiyeti olan bir başhekim görev yapıyordu. Aynı hastanede başörtüsünü açmamakta kararlılık gösteren dokuz tane de hemşire vardı.

Başhekim, hemşireler hakkında soruşturma açmış.  Uyarma ve kınama cezaları verilmiş, aylıktan kesme cezası aşamasına gelinmiş. Hemşireler bu aşamada bizimle irtibata geçtiler. Nasıl bir yol izlenebileceği konusunda istişare ettik.

Hastaneye gidip başhekimle görüştük. Yapılanlarda usulsüzlükler bulunduğunu, kendisinin de dinî hassasiyeti olmasına rağmen neden acele davrandığını sorduk. Üzgün olduğunu, soruşturma emrinin Kaymakamlık’tan geldiğini, soruşturma emri gelince hemşireleri topladığını ve kendilerini elinden geldiğince koruyacağını, soruşturma sürelerini en son günlerine kadar uzatacağını söylediğini ama bu konuşmanın akşamında, söylediklerinden kaymakamın haberi olduğunu, hemşirelerin konuştuklarını dışarıya taşıyarak hatalı davrandıklarını ve olay kaymakama aksedince yapabileceği bir şey kalmadığını ifade ederek hemşireleri suçlar tarzda konuştu.

Kendisinin idareci olduğunu, yapabileceği şeyleri hemşireler veya diğer insanlarla paylaşmadan da yapabileceğini, içinde bulunulan konjonktürde paylaşılan şeylerin konuyla ilgili olsun olmasın başkaları tarafından duyulmasının muhtemel olduğunu, hemşireleri suçlamak yerine eğer susulacak bir konu varsa önce yönetici olarak susanın kendisi olması gerektiğini söyledim. Kendisinin uzman doktor olduğunu, kaymakamın kendisine yapabileceği bir şey olmadığını ifade ettim. Direkt kaymakam olmasa bile başkalarının başhekimlikten alabileceğini, kendisi giderse gelenin daha kötü olacağını savundu. Aynı şeyleri yaptıktan sonra gelen kötü ile kendi iyiliğinin farkının ne olduğunu sordum, bozuldu.

O dinî hassasiyetleri olan başhekim soruşturmalara devam etti. Hemşirelere aylıktan kesme cezaları da verildi, sürgünler, tayinler de yapıldı. Ama bunlara rağmen kendisi de başhekimlikte kalamadı. Bir duruş sahibi olarak döneceği doktorluğuna, başörtülülere başörtüsünden dolayı ceza vermiş ama görevden de alınmış olarak döndü.

Yine Konya’nın ilçelerinden birisi. Sağlık ocağında bulunan hemşirelerden beş tanesi başörtülü. Soruşturmalar başlayınca, soruşturmaların değişik aşamalarında dört tanesi ya başını açma ya da peruk takma yolunu seçiyor.

Bir tanesi açmamakta kararlı davranıyor, başörtüsü ile çalışmaya devam ediyor.

O günlerde ilçenin kaymakamı değişiyor. Yeni gelen kaymakam, işi gücü insanların kıyafetleri ile uğraşmak olanlardan değil. Öyle her gün sağlık ocağına denetime falan da gelmiyor. Başörtülü çalışan hemşire “Galiba rahatladım.” diye düşünürken kendisini Kaymakamlık’tan çağırıyorlar.

Kaymakamlığa gittiğinde hakkında şikâyet olduğu söyleniyor. Şaşırıyor. Kendisini şikâyet edenlerin, başörtülü diye şikâyet edenlerin, “Biz açtık da o hâlen neden açmadı?” diye soranların, daha önce başörtülü olan arkadaşları olduğunu öğreniyor. Şaşkınlığı daha da artıyor, üzülüyor, üzülüyor…

Başını açmamaktaki kararından dolayı, önceden başörtülü olan arkadaşları tarafından şikâyet edilen bu hemşire, çalışma ve ulaşım şartları bulunduğu yerden çok daha olumsuz olan bir başka yere tayin (sürgün) ediliyor.

Ama kendilerinde güç vehmedenler, Allah’ın nelere kadir olduğunu unutuyorlar. Tayin edildiği yerde, sorumlu hekimin yeni göreve başlayan dindar bir doktor olduğu ortaya çıkıyor. Doktor Bey, hemşirenin yaşadıklarını referans olarak yeterli görüyor, hemşireye evlenme teklif ediyor ve evleniyorlar. Kötü niyetli sürgünden mutlu bir evlilik çıkıyor.

Kim ne yaparsa yapsın kendisi için yapar ve yaptığının karşılığını mutlaka görür.

Yorum gönder