İslam Manifestosu Yazma Ödevimiz

İslam Manifestosu Yazma Ödevimiz

Yazar: Mustafa Eser

Hem düşüncenin hem aktüalitenin aynı mesaide nasıl icra edileceğini göstermiş ve gerektiğinde bu ameliyenin bedelini ödemekten de çekinmemişti. Zor zamanlarda dahi kalbi ve akli beslenmesini ihmal etmemiş belki de bu beslenmenin hayati ihtiyacını görmüş ve göstermek istemişti. İnsanlar arasındaki farklılıkları anlamak ve saygı göstermek, barış ve uyumun temeli olduğuna inanmıştı.

“Dünya ne kadar kötüye giderse gitsin, insana dair her şeyi sevmeye devam edin.”

Aliya İzzetbegoviç – İslam Manifestosu

Aliya, İslam’ın işaret ettiği ve hedef olarak belirlediği temel insani değerlerin entelektüel zemine olan ihtiyacını çok iyi anlamış bir düşünürdü. Doğu ve Batı medeniyetinin inceliklerini okumuş, anlamış ve elde ettiği hâsılayı İslam düşüncesine hem bir delil olarak kullanmış hem de bu hâsıladan İslam’ın hayata tatbikinin nasıllığına dair birçok teklif geliştirmiştir. Baskı ve zulme karşı çıkmış ve insanların özgürce yaşamasını savunmuştur.

Hem düşüncenin hem aktüalitenin aynı mesaide nasıl icra edileceğini göstermiş ve gerektiğinde bu ameliyenin bedelini ödemekten de çekinmemişti. Zor zamanlarda dahi kalbi ve akli beslenmesini ihmal etmemiş belki de bu beslenmenin hayati ihtiyacını görmüş ve göstermek istemişti. İnsanlar arasındaki farklılıkları anlamak ve saygı göstermek, barış ve uyumun temeli olduğuna inanmıştı.

Aliya, İslam’ın evrensel bir hayat nizamı olduğuna bütün kalbiyle inanmıştı. İslam’ın Batı medeniyetiyle barış içinde var olabileceğini düşünüyordu. Bunun saygı ve anlayışa dayanması gerektiğini savunuyordu. Düşünce serüveninde cesur sorular soruyor, bu sorulara sesli cevaplar arıyor ve İslam’ın cevapların en ikna edicisi olduğunu iddia ediyordu.

Hayatın olağan seyrinde okumak yazmak hususi bir emeği talep eder. Ve masa başında ahlaki olmak pek çok kimse için pek de sorun teşkil etmez. Asıl mesele savaş gibi zor zamanlarda düşüncedeki ahlakilikten ve ilkelilikten taviz vermemektir. İşte Aliya, bunu başarabilmiş bir savaş lideriydi aynı zamanda. Bosna Savaşı sırasında, Bosna-Hersek halkını savunarak ve uluslararası toplumu Bosna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü desteklemeye çağırarak büyük bir liderlik sergilemiştir. Savaş sırasında yaşanan acımasızlıklara tanık olması, onun tüm yaşamını derinden etkilemiş olmasına rağmen savaş sonrası Bosna’nın yeniden yapılanma ve toplumsal ıslah çabalarına katkıda bulunmaktan alıkoymadı.

“Kendi varlığının ve değerinin farkında olan bir kişi, özgürlüğünü asla kaybetmez.” Diyen Aliya İzetbegoviç’in felsefesi; hoşgörü ve saygıya dayalı bir toplumun önemini, insanlar arasındaki sevgi ve anlayışın, o toplumu bir arada tutacağını vurgular. Bu felsefeye göre, insan sevgisi, sadece yakın çevremizdeki insanlara duyduğumuz bir duygu değildir; aynı zamanda bizi çevreleyen herkesi kucaklayan evrensel ve pratik bir ilkedir. Birbirimize yardım etmek, destek olmak ve birlikte daha iyi bir dünya inşa etmek için harekete geçmek, insan sevgisinin doğal bir ifadesidir. Toplumsal bir sorumluluktur. Bu felsefesine olan bağlılığını hayatının sonuna kadar muhafaza etmiştir Aliya.

İslam dünyasında ümmet bilincinin önemini ve rolünü vurgulayan birçok düşünceyi dile getirmiştir. Müslümanları bir araya getirecek ortak değerlere, dolayısıyla vahdete çağırmıştır. Ümmetin vahdetini evrensel bir çözüm olarak görmüş ve modern dünyada şunları demekten çekinmemiştir:

  • “İslam’ın bize emrettiği gibi, öncelikle Müslümanların birliği olmadan, dünyada hâkimiyet kuramayız.”
  • “İslam ümmeti, hakikati görmeli ve İslam’ın birliği için bir araya gelmeli, aksi halde zillet içinde yaşamaya mahkûmdur.”
  • “Ümmet bilinci, Müslümanları dünya genelinde bir araya getirerek birlikte hareket etmeye ve İslam’ın yüceliğini savunmaya çağırır.”

Aliya, halen örnek ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Bu canlılığın sebebinin; entelektüel derinlik, hayatındaki tutarlılık ve zor zamanlarda dahi ilkelerine bağlılık olduğunu düşünüyorum. İslam’ın, insanlığın kurtuluşu olduğuna inanan bizlerin, bu inancı onun gibi hayat ve düşünce üretme pratiğine dökmedikçe insanlığı ikna edemeyeceğini zannediyorum. İslam’ın manifestosunun bir kez değil; her dönemde belki de her Müslüman tarafından yazılması gerektiğini onun hayatından ilhamla iddia ediyorum.

Ruhu şad, makamı âli olsun!

Yorum gönder